Photo by Juskteez Vu
YILDIZ KAYMASI NEDİR?
Geceleyin gökyüzünde gördüğümüz yıldızların tamamı, bizim de içerisinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi içerisinde yer alır. Yıldızların parlaklıkları, onların ne tür bir yıldız olduklarına göre değişiklik gösterir. Üstelik ne kadar uzakta olurlarsa, o kadar sönük görünürler. Bazı geceler ise gökyüzünü izlerken, çok kısa bir anlığına gökyüzünde bir iz görürüz. Bu, tıpkı bir yıldızın, bir anlığına kayması gibi göründüğünden, dilimizde yıldız kayması olarak yer edinmiştir. Saniyeler içerisinde gerçekleşen bu olay, yılın belirli dönemlerinde çok daha fazla olur. Fakat, aslında gördüğümüz şeyin, yıldızlarla hiçbir alakası yoktur.
Bazı meteoritler, öylesine büyüktürler ki, Dünya’nın atmosferine saatte binlerce kilometre hızla girdiklerinde, sürtünme kuvveti etkisi altında aşınırlar, yanarlar ve hatta patlarlar. Buna sebep olan sadece sürtünme değil; aynı zamanda adyabatik basınçtır. Bu kuvvetler altında parçalanan meteorit, gökyüzünde ince, uzun, çoğu zaman kırmızımsı veya yeşilimsi beyaz renkte izler bırakır. Halk arasında “yıldız kayması” olarak bilinen bu olaya astronomide “meteor” ya da “meteor düşmesi” adı verilir. Yani gökyüzündeki o ışıklar, yıldızlara ait değildir; birkaç santimetre büyüklüğündeki kayaların atmosferde yanmasına aittir.


Meteor Yağmuru
Bilim insanları her gün ve gece binlerce meteorun düştüğüne inanmaktadırlar. Ancak dünya yüzeyinin büyük bir bölümü suyla kaplı olduğundan dünyaya kadar ulaşabilen meteorların çoğu okyanuslara ve göllere düşer.
Meteorlar gökyüzünde tek ve belirli bir yönde hareket halinde görülebilir. Fakat genellikle binlerce meteor bir aradadır. Yılın belirli dönemlerinde, Dünya’nın yörüngesinin bir kuyruklu yıldızın yörüngesi ile çakışması sonucu, kuyruklu yıldızın ardında bıraktığı gök taşı kalıntıları arasından geçer. Bu kalıntıların arasına dalan Dünya, yoğun bir gök taşı bombardımanı altında kalır.
Bu bölgeler, Güneş Sistemi içinde çoğu zaman sabit olduğu için, meteor yağmurları da her yıl yaklaşık olarak aynı günlerde yaşanır. Yılın belirli dönemlerinde gerçekleşen bu olaya, “gök taşı/ meteor yağmuru” denir.
Aslında meteor yağmurları son derece sık gözlenen doğa olaylarıdır; herhangi bir gün bile gökyüzünü 1 saat kadar izlenecek olursa ortalama 5-10 meteor görülmesi mümkündür. Özellikle de gözlemlenen yön, Dünya’nın tam yörüngesinde ilerlediği yönde ise çok daha sık meteor görülür (çünkü Dünya, size doğru gelmeyen meteorlara da yörüngesi boyunca çarpar).

Yörünge hareketi sebebiyle, meteor yağmuru gökyüzünün spesifik bir noktasında gerçekleşir. Bu bölge, gökyüzünde hangi takım yıldıza denk geliyorsa, meteor yağmuruna o ad verilir. Bunlardan en çok bilineni, kuzey yarım kürede yaz aylarına da denk gelmesi sebebiyle rahatlıkla gözlemi yapılabilen, “Perseid meteor yağmurudur”. Perseid adı, Perseus (kanatlı at) takım yıldızı bölgesinden doğru dışarıya saçılmasından kaynaklıdır.


KUYRUKLU YILDIZLAR
Güneş Sistemi’nin en dikkat çekici üyeleri olan “kuyruklu yıldızlar” çok eski tarihlerden, antik çağlardan beri gözlemlenmektedir. Bir alev topunu andıran görüntüsüyle birlikte, akıl almaz güzellikteki kuyruklarıyla bu gök cisimleri, insanlar üzerinde olağanüstü etkilere sebep olmuştur. Birçok kültürde Dünya’nın sonunun habercisi olarak görülmüş; savaşların, yıkımların, kıtlığın, salgın hastalıkların ve ölümlerin işareti olarak tanımlanmışlardır. Peki gerçekte kuyruklu yıldızlar nedir?
Kuyruklu yıldızlar, Güneş’in yakınından geçerken ısınarak gaz açığa çıkarmaya başlayan, buzlu, küçük Güneş Sistemi cisimleridir. Boşluktaki hızları saatte 30.000 kilometrenin üstündeki hızlara ulaşabilmektedir. (Bir gezegenin veya Güneş’in çekim etkisiyle çok daha fazla olabilir.) İsimlerinde yer almasına rağmen yıldız değildirler, buz (su ve donmuş gazlar) ve (bir nedenle Güneş Sistemi’nin oluşumu sırasında gezegenlerde yoğunlaşamamış) kozmik toz karışımından oluşurlar. Güneş Sistemi’nin diğer küçük cisimlerinin aksine, kuyruklu yıldızlar antik çağlardan beri bilinmektedir. (Çin kayıtlarına göre Halley kuyruklu yıldızı MÖ 240 yılından beri tanınmaktadır.)
Kuyruklu yıldızlar Güneş’e yaklaştığında, Güneş’ten yayılan radyasyon ve güneş rüzgarları, gök cismi üzerindeki parçacıkların süblimleşmesine ve çekirdekten ayrılmasına neden olur. Bu da onları geceleri gökyüzünde çıplak gözle bile görünür hale getiren bir parçacık kuyruğu oluşturur. Bu süreç “süblimleşme” olarak tanımlanır.
Bazı kuyruklu yıldızların çekirdeğinin yüzeyi altında, sıvı su rezervuarları bulunabilir. Bu sıvı su, uzayın düşük basıncı dolayısıyla kuyruklu yıldızın yüzeyinden jetler halinde fışkırır. Öyle ki, Dünya’daki suyun büyük bir kısmının kuyruklu yıldızlar tarafından gezegenimize taşındığı düşünülmektedir.


Bu upuzun kuyruğa neden olan faktörlerden bir diğeri ise Güneş rüzgarlarıdır. Bu rüzgarlar dolayısıyla kuyruklu yıldızdan saçılan parçalar, gök cisminin kuyruğunu oluşturur. Kuyruk, her zaman Güneş’in tersi yönde akar, ancak kuyruklu yıldız güneş sisteminin iç kısımlarına (Mars ve Jüpiter arasında bir yere) girene bu kuyruk belirmez; çünkü Güneş’ten gelen ısıya ve rüzgarlara yeterince yakın değildir.
Kuyruklu yıldızlar, uçucu materyalleri tamamen buharlaşana dek, eliptik yörüngeler halinde Güneş’in etrafında dolanmayı sürdürürler. (Bu şekilde belirli bir yörüngeye oturmuş olmaları onları periyodik aralıklarla takip edebilmemizi sağlar.) 1 yılları birkaç yıl (kuyruklu yıldız Encke örneğinde olduğu gibi) ile on milyonlarca yıl arasında değişir.
Örneğin, Halley Kuyruklu Yıldızı’ı her 75 yılda bir gözlemlenebilir ancak, en son 2013’te gözlemlenen Panstarrs Kuyruklu Yıldızı’nın (C / 2011 L4) tekrar gözlemlenebilmesi için 106.000 yıl beklenmesi gerekir.
Kuyruklu Yıldızların Yapısı
Kuyruklu yıldızlar; en iç kısımda çekirdek(nüve), çekirdeği saran toz ve gaz bulutu olan saç(koma), Güneş’ten gelen mor ötesi ışınların saçtaki gazlara etkisi ile kimyasal tepkimeler sonucu oluşan bir nötr hidrojen zarfı olan hidrojen bulutu, Güneş rüzgarlarının etkisiyle oluşan ve uzunlukları yaklaşık yüzlerce milyon kilometreyi bulan İyon kuyruğu ve son olarak çıplak gözle görülebilen en belirgin yapısı, Güneş ışınlarının ısısından kaynaklanan toz kuyruğu olmak üzere 5 kısımdan oluşurlar.

NEREDEN GELİYORLAR?
Kuiper Kuşağı; Neptün’ün yörüngesinden sonra başlayıp Plüton’un ötesine uzanan, sayısız kuyruklu yıldızı ve asteroidi barındıran bir bölgedir. Mars ve Jüpiter’in arasında bulunan Asteroid Kuşağı’na nazaran, çok daha büyük çaptaki gök cisimlerini içerir. Kuiper Kuşağı’ndaki bu cisimler; daha fazla buz ve gaz yapısı içerirken, büyüklükleri 100 kilometreye kadar ulaşabilmektedir. Kuiper Kuşağı’nın yoldaşı olarak tanımlayabileceğimiz Oort Bulutu ise; Güneş’in çekim etkisiyle onu çepeçevre sarmalayan yaklaşık 2 trilyon kuyruklu yıldızdan meydana gelmiş, sınırları 2 ışık yılını bulan devasa boyutta bir küredir. Kuyruklu yıldızların resitalinin sergilendiği en büyük sahne Oort Bulutu’dur. Buradaki her bir kuyruklu yıldız arasındaki en kısa mesafe Dünya ile Satürn arasındaki mesafe kadardır(1milyar 195 milyon kilometre).


KAYNAKÇA
https://tr.wikipedia.org/wiki/Meteor_ya%C4%9Fmuru
https://rasyonalist.org/yazi/yildiz-kaymasi-nedir/
https://www.uzaydanhaberler.com/2016/10/01/kuyruklu-yildizlar/
https://evrimagaci.org/asteroid-meteoroid-meteor-meteorit-ve-kuyruklu-yildiz-arasindaki-fark-ne-8221
1 Comment