Yaşadığı döneme damgasını vuran bir doğa bilimci, seyyah, politikacı, diplomat, hatip ve demokrat olan Alexander von Humboldt, 3600 bitki ve çok sayıda hayvan türünün bilimsel tanımlamasını, çizimleri ile birlikte yapmıştır. Özellikle Botanik, Vejetasyon Bilimi, Zooloji, Fizyoloji, Astronomi ve diğer doğa bilimleri ile ilgili araştırma ve gözlemler yapmış, Fiziki Coğrafya, Jeofizik, Jeomorfoloji, Mineraloji ve Ekolojinin modern anlamda kurucusu olmuştur. Bütün bunların sonucu olarak kendisine ‘‘DOĞA BİLİMLERİNİN KORUYUCUSU VE BABASI’’ adı verilmiştir.

Evrenin betimlemesini yaptığı 5 ciltlik ‘‘Kosmos’’ adlı eseri, ününü daha da artırmıştır. 4 Eylül 1769’da Berlin’de doğan Humboldt, doğa bilimlerine karşı büyük bir ilgi duyuyordu; ama o dönemdeki bilgi düzeyi çok düşüktü. Doğa bilimcilerin bilgileri sınırlıydı. Berlin Bilim Akademisi’ndeki öğretmenlerden bazıları çok ilkel düşüncelere sahipti.

Humboldt, döneminin aydın bir şahsiyetiydi. Birçok yeni alet keşfi de bulunuyordu. Bunlardan bazıları; gaz analiz aleti, maden ocağı solunum aygıtı ve emniyet bombası idi. Kömür üretimi de Humboldt ile birlikte birkaç misli birden artmıştı. Maden ocağında çalışanların eğitimi için kendi kesesinden açtığı okul, benzerlerinin ilki idi. Kral bu okulun kuruluşu için tüm masrafları Humboldt’un üstlendiğini öğrenince çok duygulanmış ve parasını iade etmişti.

Humboldt ise bu parayı zaten çok yoksul olan maden işçileri arasında pay etti. Tüm bunların sonucu olarak kral onu baş mühendis yaptı. Ama onun yeni ülke ve bölge görüp tanıma, yepyeni keşifler yapma dürtüsü, kralın bu teklifini kabul etmesini engelledi. Yeni bölgeler görüp tanıma isteği ve mesleğinin tekdüzeliği, mesleğinden ayrılmasına neden oldu.
Avrupa’nın jeolojik tabaka yapısı; hayvanlara çeşitli kimyasal gazların etkisi; Yeraltı İklim Bilimi ve Bitki Coğrafyası ve Botanik onun en çok ilgilendiği konulardı. Deney objesi olarak kendi vücudunu kullandığı araştırmalarını ‘‘Hayvan ve Bitkiler Aleminde, Yaşamın Kimyasal Olayları; Uyarılmış Sinir ve Kas İpleri Üzerine Deneyler (1797)’’ adlı iki ciltlik eserde yayınlıyordu. Botanikle ilgili yayınları ona haklı bir ün kazandırdı. Bu sayede çağdaşı olan Goethe ile tanışma fırsatı buldu.

Humboldt 1790’da İngiltere’ye gittiğinde, daha sonradan meşhur Smithsonian Enstitüsü haline gelen kuruluşun kurucusu olacak olan James Smithson adında genç bir kimyagerle tanıştı. Humboldt, 1799 ile 1804 yılları arasında Güney Amerika, Meksika ve Küba’yı dolaşarak beş yıl geçirdi. Bu arada Humboldt, bitki örneklerini toplamaktan daha fazlasını yapmıştı; Merkür’ün Güneş önünden geçişine tanık oldu ve manyetik ekvatorun yerini keşfetti.

Humboldt, Güney Amerika ve Meksika’daki çok sayıda şehrin konumunu düzelterek, kelimenin tam anlamıyla Amerikan haritacılığını baştan yarattı. Kuzey Amerika’nın Meksika’dan Kanada sınırına kadar uzanan en detaylı haritasını çizdi. Bu haritayı Jefferson ile paylaşmak, belki de Humboldt’un Amerikan jeopolitiğine yaptığı en önemli katkıydı.
KAYNAKÇA:
-KIZIROĞLU, İlhami, Doğa Bilimci Alexander Von Humboldt’un Yaşamı Ve Bilimsel Çalışmaları
-Alexander von Humboldt: Biyocoğrafyanın Babası ve 19. Yüzyılın En Büyük Hezarfenlerinden Birisi/https://evrimagaci.org/