Konuk yazarımız Serpil Erkul’a sevgilerimizle…
1920’li yılların başında Bluma Zeigarnik, içlerinde Bluma Zeigarnik’in doktora tezi danışmanı profesör Kurt Kewin’in de olduğu bir grup psikolog ile birlikte, Berlin Üniversitesi’deki bir restorana yemek yemeye giderler. Restoranda, bir garson tüm siparişleri almaktadır. Ancak garson, servis edilen siparişleri bir kağıda yazmak yerine, aklında tutmaktadır. Garson, servis süreci tamamlana kadar siparişleri başarıyla hatırlayabilmektedir. O zamanlar bir doktora öğrencisi olan Zeigarnik, bu durumu merak edip garsona bunu nasıl başardığını sorar. Garson, “siparişlerini aklına yazıp, yemekleri kişilere verdikten sonra bu notları zihninden sildiğini” söyler. Ayrıca garsonlar kayıt tutmadıkları halde; parasını ödemeyen müşterilerin siparişlerinin detaylarını, ödeyenlere göre daha iyi hatırlamaktadırlar.

Bu beceri ilgisini çeken Bluma Zeigarnik ve akıl hocası olan Kurt Kevin, bu olgu ile ilgili çeşitli deneyler yapmaya karar verirler.
Etkinin isim sahibi olan Zeigarnik, restoranda yaşadığı olaydan sonra bu olayı incelemek ve hipotezini test etmek için bazı deneyler geliştirir. Deneye katılan insanlardan, laboratuvarda boncuk dizmek, bulmaca çözmek, matematik problemini tamamlamak gibi ortalama 20 basit küçük görevleri tamamlamaları istenir. Deney boyunca katılımcılar, bazı görevleri yaparken kesintiye uğratılırlar ve bazı görevleri ise kesintiye uğratılmadan tamamlamalarına izin verilir. Zeigarnik’in bu deneydeki amacı, katılımcıların hatırlama becerisi açısından tamamlanan görevler ile kesintiye uğrayan görevler arasında fark olup olmadığını görmektir. Daha sonrasında katılımcılara, deney sırasında tam olarak hangi etkinlikleri yaptıkları sorulur. Katılımcıların, yarıda kesilen görevleri, tamamladıkları görevlere göre yaklaşık %90 daha fazla hatırladığı sonucuna ulaşılır.
Sizlerin de bir işi bitirmeden diğerine atladığınız zamanlar mutlaka olmuştur. Bir kitabı bırakıp diğerini okuduğunuz, sınavdan çıkıp aklınızda yapamadığınız sorular…..Geride bırakılanların verdiği huzursuzluk, yarım kalan şeyi bitirmek için tekrar işin başına dönme isteğiniz… Neden diye düşündünüz mü? Neden yarıda bıraktıklarınızı önemserken hiç başlamadığınız veya bitirmediğiniz bir iş için bunu hissetmediniz?
İşte bu hislerinizin psikolojideki tanımı “Zeigarnik Etkisi”. Zeigarnik etkisi; tamamlanmamış işlerin zihninizi, tamamlanmış işlere göre daha fazla meşgul ettiğine dayanıyor.
Aslında günümüzde, Zeigarnik Etkisi farklı sektörlerde oldukça popülerdir ve yaygın bir şekilde yıllardır kullanılmaktadır.
Hepimizin büyük ilgiyle takip ettiği çoğu dizi, film, yarışma programları gibi oluşumların çoğunun sonuna “devam edecek” kalıbı ile birlikte gelecek bölümün tanıtımı da eklenerek izleyiciye “tekrar buluşacağız, bizi bekle” mesajı verir. Bu şekilde izleyicinin merakı artar ve yarım kalan kısmı tamamlamak üzere hareket başlar. Zeigarnik Etkisi, dizilerin en heyecanlı yerinde bölümün bitirilmesi ve “Devam Edecek…” sözleri ile kesintiye uğratılmış bir olay örgüsünü çözülmeden bırakarak, devam hissi yaratmakta kullanılır ve insanların yeni bölüm gelene kadar, olacakları merak edip, yeni bölümü izlemeleri için teşvik edici bir durum haline gelir. Ayrıca bu etkiden ötürü iki bölüm arasında da, bir önceki bölümün unutulma oranı dikkate değer miktarda azalır. Sonuç olarak izleyiciler, yeni bölüm gelene kadar son bölümü aktif bir şekilde hatırlar ve motive olmuş bir şekilde yeni bölümü beklerler.

Zeigarnik Etkisi’nin kullanıldığı bir başka sektör ise dijital dünyadır. Katılımı arttırmak, siteyi ziyaret etme sıklığını arttırmak, insanların bir görevi tamamlamaya motive etmek ve insanların ürünlere tekrar gelmesini sağlamak için uygulanır. Haber siteleri ve bloglar, yaygın bir şekilde büyük içeriği küçük parçalar halinde sunarak, gerçek içeriğe ulaşmaları için bir kısmını göstererek bu etkiyi kullanırlar. “…” ve “devamı için” gibi yönergeler ile, okuyucunun içeriği henüz bitirmediğini gösterir ve bu sayede okuyucularda ilgi uyandırır.
Bir diğer deyişle Zeigarnik Etkisi, “Başlamak bitirmenin yarısıdır.” cümlesini çok güzel bir şekilde tasdik etmektedir. Çünkü başlangıç yapıldıktan sonra psikolojik bir etki yaratarak, tamamlanmamış herhangi bir şeyin tamamlanması yönünde düşünceler oluşturmaktadır. Yani devam etme motivasyonu, büyük oranda, başlamaktan gelmektedir.

Ders Çalışırken İlgiyi Diri Tutmak
Her insanın çalışma stili elbet birbirinden farklıdır. Ancak kısa molalar vererek ders çalışmak, zeigarnik etkisini de beraberinde getirerek hem çalışmalarınızın pekişmesini hem de odağınızı diri tutmanızı sağlayabilir.
Bir şeyin akılda kalmasını ve insanların sürekli hatırlamasını istiyorsanız, o işi resmi olarak bitirmeyin. Açık kalmasını sağlayın.
Hatırlamak zorunda olduğunuz konuları çalışın fakat çalışmayı bitirdiğiniz hissini değil kesintiye uğrama hissi uyandıracak şekilde konuyu bırakın. O konu ile ilgili yapılmak zorunda olan son bir iş aklınızda olsun….
